PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

18 Ocak 2010 Pazartesi

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -IV-

Gecenin bir yarısı kahkaha atmak da neyin nesi? Olur olmaz zamanlarda başlayan gülme krizlerimin nedeni içimdeki heyecandan olabilir mi? Elbette bu, sadece bugüne yayılmış bir şey değil. Genelde hareketli ve yerinde duramayan duygularımdan dolayı, bitmek tükenmek bilmeyen heyecanlarım vardır. Hatta bir defasında, çoğu zaman yazılarımda kendi belli eden ruh halimden dolayı bir okuyucum şöyle demişti:


"Ruhun lirik devinimlerini, düşün dalgalanışını, bilincin sıçrayışını çok başarılı aktarıyorsun . Bu, tüm yazdıkların için genel bir değerlendirme."


Sanırım bendeki -bu kimi zaman benim bile yetişemediğim hıza-, çok iyi bir durak olmuştu bu cümleler. Soluklandığımı ve bu iyi niyeti korumamın önemli olduğunu düşünmüştüm. 
Zaman geçtikçe üzerinize yapışan bazı kimlikleri taşımanın ne kadar zor olduğunu ve bu zorluk içerisinde, - belki de hata yapmamak uğruna- kimi şeylerden feragat etmeniz gerektiğini görmeye başlıyorsunuz. İşte orası tehlikeli bir yerdir. En azından herhangi bir alanda bir şeyler üreten bir kişi için [konuyu daraltıp yazın türlerini ele alalım] parçalara ayrılmak, okuyucunun isteklerine, beklediklerine, karşılaşmayı isteyip de hiç ummadığı bir dille yüz yüze geldiği anda sizi bir anda yok edebilme gücüne karşılık, yazılar yazmak oldukça güç olmaya başlar. Kaybedebileceklerinizin hesabını yapma derdine düşerseniz de bu defa bambaşka bir cezalandırma türüyle muhatap olmanız olasıdır. O nedenle genel beklentiyi önemsemekle birlikte, sanırım kendi değişkenliğinizi de unutmamanız gerekiyor. Hele ki yazı yazan birisi için birbirinden oldukça farklı ruh hallerine girebilme özelliğini de düşünürsek, bazı şeyleri belli bir kalıbın içine sokmak zorlaşır. 


Hal böyle olunca, o iyi niyetli cümleleri bir kenarda saklı tutarak yoluma devam ettim. Çünkü o cümlelerde, beni kısır bir yola itecek herhangi bir anlam yoktu. Aksine tam da az önce bahsettiğim şeyleri destekler gibiydi. Bilinç bu, ne zaman, nerede, ne yapacağını çok da kestiremediğimiz bir şey. 


Elbette sadece o okuyucumun düşünceleri yoktu. Genelde yazılarımda kurulan dünya "ben" merkezli olduğundan, neden bu denli bencil yazılar yazdığımı  sorgulayanlar da oldu. Cevap vermenin güçleştiği noktalardan birisidir bu benim adıma. Belki de yazan insanların karşılaştığı en belirgin konulardan birisidir. Her şeyi siz ve sizin yaşamınız içindeki kişilerin yaşadığına dair oluşan genel kanaati yıkmak kolay değildir. Zaten kime, neyi açıklayacaksınız durumu var bir de. Her yazdığınızın açıklamalarıyla arkasında durmanız mümkün olmayacaktır. İlk başlarda hummalı bir gayrete düşmedim değil ama şimdilerde ondan daha çok, başka şeylere dikkatimi çevirdim. Zamanla her şey gibi bu da değişti. Tıpkı bu yazının başında birdenbire attığım kahkahanın bana, kahkahaya dair bir şeyler yazdıracağını düşünürken, bu yazıyı buraya getireceğini, bunlardan bahsedeceğimi bilmediğim gibi.  


Ehh, gecenin bir yarısı kahkaha atmak da neyin nesi diye sorarsam böyle olur. Diyeceğim odur ki mutlu bir haftasonunun getirisi çok oldu. Kitaplarımla, yazdıklarımla ve dinlediğim müziklerle paylaşılan koskoca kırk sekiz saat! Yaşantımın büyük bir bölümünü ayırdığım en değerli varlıklarım. Bir anlamda, Sait Faik'in de dediği gibi delirmemek için yazıyorum belki de. Çünkü bazen içimdeki seslerin peşinden gitmek oldukça zorlaşıyor. Bir harf vuruşuyla teker teker akıtıyorum onları.  


Bugün radyo alıcısının frekansında öyle belirgin bir bozukluk yoktu. Aslına bakarsanız çok ince bir ayrıntı saklı bu yazı dizisinin arka perdesinde. Başlangıçların ve sonların, gitmelerin ve kalmaların, uykunun ve uykusuzluğun ve buna benzer birçok yerleşik kavramın herhangi birinden dağılan sinyallerin etkileşimine bağlı olarak, yer buluyor kendisine burada. Çıkış yeri her defasında farklı bir kaynak oluyor olmasına da varış yeri hiç belli olmuyor. Bugün olduğu gibi! 
Hadi ne duruyorsunuz, bir kahkaha da siz atın. Hem belli mi olur hiç beklemediğiniz bir anda muhteşem güzellikte bir şeyle karşı karşıya gelirsiniz. Ne dersiniz?


Bu yazıyı yine bir yorumla sonlandırayım. Mutlu olmak da böyle bir şey. Keyif aldığın bir başlıktan, sana seslenen insanların varlığı. Sevgili Renan, şimdi neredesin bilmiyorum ama bu harika yorumun için birkez daha teşekkür ediyorum sana. Kim bilir belki bu, sesimi duyman için ufak bir sesleniş olur sana. Gelirsin o renkli kutunun arkasından bu kahkahayla.


" Kurduğun düşler, yaşadığın özlemler, belki de kendinden gelişen niteliklerle "sen" hayalsi bir evrenin öznesi durumundasın. Çok güzel çok!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder