PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

12 Ocak 2010 Salı

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -III-

Annem hep şöyle derdi: " Düşlerine sahip çıkamayacak kadar rüyalarına aldanırsan düşersin birgün." Küçükken anlamını bilmediğim onca cümle gibi bu da aklımda, yerli yersiz bir misafirliğe kurulup kaldı yıllarca. Ne ben onu kovabildim ne de o beni bırakıp gidebildi. Uzun soluklu bir kabullenişti anlayacağınız. Gel zaman git zaman, rüyalar kayboldu ama düşler kalmayı başarabildi. Elimde avucumda düşlerden kurulu bir düzen kaldı.
Yanlış anlaşılmasın, ben ellerimi severim. Avuçiçlerimi de severim. Onlar en büyük tanıklarıdır yaşamışlığımın. Dokunurum, hissederim ve işte oradan koca bir dünya kurarım kendime. Zamanla derinlerden yayılan bir müzik de eşlik etmeye başladı. Müziksiz olmaz. Sessizlik anlarının vazgeçilmez sahibidir çünkü. Bana kalırsa en iyi müzik sessizken dinlediklerimdir. Bu da ne demek mi oluyor şimdi? Bırakın da her şeyi anlatacak cesaretim olmayıversin her zaman...

Adamlar...Adamlar...Adamlar ve adım adım yayılan izler. Oradan, buradan, şuradan derken topladığım, kimi zaman adını yüksek sesle söylemeye ürktüğüm, çoğu zaman sesimi bile bile kısan ve belki de başaran, ele geçirilmeye gönüllü teslimiyetlerim!
Kadınım, farkındayım ve sadece bir "can" seslenişiyle yerlebir olamayacak kadar da canım. Süsler eklenince kelimelere, her şey ne kadar da anlamlı hale geliyor öyle değil mi? Sanıyorsunuz ki her şeysiniz. Oysa bir hiçlikten gelmiş, getirilmişsinizdir ve siz ne kadar çok konuşsanız da, anlatmaya çabalasanız da bilinen bir tek şey vardır bilenin aklında: "Geçerken uğramıştım. Şanslıydım, o sırada evdeydiniz ve bana hayır demeyecek kadar da cüretkârdınız." 


Bilincinizi yerle bir etmeye o kadar meyillisinizdir ki; iç seslerin kontrolünü çoğu zaman devre dışı bırakır ve o banttaki sesi dinlemeye devam edersiniz. Canlı değildir! Aslında sandığınız kadar canlı da değildir. Her zamanki düşkünlüğünüzle bir düş'e, belki varolur diye hayatınızda bir yerlerde "can" vermişsinizdir. Oysa o bir şeyleri daima engellemenin peşindedir. Hiç fark edilmeyeceğini ya da o kadar yerinde bir akla sahip olamayacağınızı düşünür. Çünkü bu banttan sesin tek dinleyicisi siz olmamışsınızdır. Bir zaman onu dinleyen başka insanlar da olmuştur. Hatta aynı anda, o başkalarıyla, aynı sesi dinliyor olma olasılığınız da bir hayli yüksektir. 

Söz ve öz ne kadar yakın iki sözcüktür birbirine. Beni senin naif sözlerin yıktı!


Yıllar sonra, anneme hak veriyorum. Rüyalara aldanmamak lâzım gerçekten de... Hem, hep kendi düşlerim değil miydi bana gerçek yolları gösteren. Sen değil miydin: "Hiçbir düş sadece bir düş değildir!" diyen. Öyleyse şaşırmaman da normal değil mi sence? 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder