PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

28 Şubat 2010 Pazar

İtinası Size Kalmış

Evrenin sınırları...

Bir çokluktan diğer bir çokluğa geçerken aradaki farkın ince ama yalın çağrışımlarını ayırt edebilir zihin. Ama zihnin uzuvları yoktur. O kendince parçalamaya çalışır içinden yükselen sesleri.

Gürültüyle uyanabilirsin; tıpkı gürültüyle uyuyabileceğin gibi... Gece, olası sızlanmaları ruhun erişilmez sandığımız noktalarında tutar. Yalın ayak bir geçmişin üzerinden yürümeye çabalıyorsan, ayaklarının altındaki her türlü yaralayıcı maddenin tende bırakacağı hasarları, görmezden gelmemeli...

Sarhoş balık gibi dokunurken, ayık gözleri unutmamalı...

Bazen bazı şeyleri anlatabilmek için ayırt edilmiş birkaç kelimesi olması lazım insanın... Şöyle kıyıda köşede dokunduğunda canını yakmayacak, okuduğunda gülümsetebilecek birkaç itinalı kelime... Yahut hatırladığında yanmayacak eşyaları olması lazım… Mesela en patırtılı anlarda yanı başınızda olan bir battaniye belki de uzun bir gece sonrasında yarıda bırakılmış bir şarap kadehi. Yani tahtaların kırılmış yerlerini içinizde onarabilecek bazı ufak tefek ayrıntılar.
Herkesin anılarında sakladıkları farklıdır. Anılarına koyabileceği isimler, yollar, hüzünler, coşkular… Bunların en güzel yanı da ne biliyor musunuz? Durup dururken fırtınalar içinde temizlemeye çalışırken yangın yerlerini, karşınıza çıkarlar ve hiç beklenmedik bir terapi oluverirler size.
Biz ne düşünürsek düşünelim, hayatımıza günün birinde birileri mutlaka girer ve çıkar. Zamanı durdurabilmek, gidenlere kal diyebilmek, bitmiş bir alevi yeniden yakabilmek çoğu zaman kolay değildir. İzlemekle yetiniriz ya da izlerken yetinmeyi de öğreniriz. Karmaşık bir dizi geçmiş olay zincirinden, nereye yerleştiğini çoğu zaman kestiremediğimiz bizden bir şeylerle sürdürüp gideriz hayatı.

Bazen bazı şeyleri unutturabilmek adına sevimli anımsamaları olmalı insanın. Şöyle yeniden okunduğunda anlamı çok da fazla zorlamayacak, bugününe zarar vermeyecek birkaç itinalı anımsama…

"Senin de kendi ''gök''yüzünde bir çift yıldız var ya;
gözlerin
Işıl ışıl..."

Evimin duvarları soğukla sıcak arasında yer bulmaya çalışıyor kendine. Çok uzun zaman olmadı yerleştirdiklerimi bozup yeni bir düzen kurmaya çalışalı. Eşyaları bir yerden diğer bir yere geçirmek ne kadar kolaysa; duyguları alıp birdenbire büyük bir değişiklik yapabilmek sanıldığı kadar kolay olmayabiliyor. En azından hazmetmek böylesine zorken. Yerleşik duygularınız varsa şanslısınız. Çünkü yıkım memurları geldiğinde aklınızda direnebileceğiniz bir şeylerin olması oldukça değerli…

Evrenin sınırları demiştik ya, nerede başlayıp nerede bittiği aslında çok da önemli değil. Kimi zaman uzak bir coğrafyada yankılan sesler boşluğa düşmeden de tutulabiliyor, her ne kadar bizler tutunamasak da...

1 yorum:

  1. Benim de bana ait bir "gök" yüzüm bir çift yıldızım var.Çok güzel.Bütün soruları ve cevapları içinde barındıran bir yazı çok anlamlı.

    YanıtlaSil