PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

19 Nisan 2010 Pazartesi

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -XIV-

Ardına kadar kapalıydı kapılar. Bir iki zorladıysam da faydası yoktu. Sanki çok uzun zamandan beri bu kapıyı açan olmamıştı. Zile bastım. Olur ya belki biri kapıyı açar diye. Belki de küçüklükten kalma bir alışkanlık. Her gittiğimiz evin zilini büyük bir gayretle çalma isteği. Parmaklar yetişmeyince birkaç zıplama, sonra hop baba omzuna kestirmeden çıkış. 'Ben çalcamm, bennn'. 'Anne sen çalmaaa n'olurrr.' 
Anlaşılan o ki hâlâ uslanmamışım.


Birkaç adım geriye gittim. Pencerelerden birine gözümü diktim. Perdelerin uzun süredir kullanılmamışlığı renklerinden kendini ele veriyordu. Niye bu ısrarcılık? Yok işte kimse. Defol git şu kapının önünden. İlla olmayan şeyleri ortaya çıkartacaksın öyle değil mi? Neye güvendiğini anlayamıyorum. Git işte. Duvar gibi kapalı. Geçit yok. Kimse yok. Uzaklaş.


Hava soğuk. Ellerimi birleştirip sıcak hava üflüyorum. Isınmıyorlar. Eldivenlerimi de almayı unutmuşum. Eve girebilseydim, kapı açılsaydı bu kadar üşümeyecektim. Unuttuklarım için yakınmayacaktım. -Se, sa'lar... Koşullu ruhsal debelenmelerimiz arasında savrulup gidiyoruz. Hayal kurmanın ilk evresinde her şey normal. Ancak ilerledikçe, koşullar kendini ortaya çıkarıyor. Sevmiyorum. 


-Neden kapı açılmadı? Niye evde kimse yok?


Yol boyunca yürüdüm. Sağlı sollu taş binaların üzerindeki reklâm afişlerinin okumaya çalışmaktan yorularak tünele kadar gittim. Oturduğum yerden geçip giden insanları izledim. İçimden küfrettim. Ne zamandır gidemediğim tiyatro oyununu düşünüp, bunca zamandır gitmediğim için kendime kızdım. Çantamdan kitabımı çıkardım. Son kalan bir sayfayı okuyup diğerine başladım. Çay sıcaktı. İçmek için elime her alışımda, geri bıraktım. Sonra da kaybolduğum cümleler arasından çıkmayı başaramadım. Soğuk çayı kafama dikip kalktım.
Kapıyı unutmaya çalışsam da aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Oysa o kadar inanmıştım ki orada olduğuna. 


Ellerim... Soğuklar... Uzun süre de ısınmayacaklar. Ev yok. Evde kimse yok. Eldivenler yok. Çay soğuk. Zilini çalmadan açabileceğim tek kapı, kendi evim.Orası da kimi zaman soğuk kimi zaman sıcak. 


Anlaşılan o ki hâlâ uslanmamışım.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder