Sigara molasındaydım, uyuyabilmek için son hazırlıklarımı yapıyordum. Birkaç sayfa kitap okudum. Sonra yazdım. Yazarken salıncağa binmeyi özlediğimi fark ettim. Lunaparkta o oyuncaktan bu oyuncağa koşuşturmayı... Pamuklu şeker alıp yüzüme gözüme bulaştırmayı... Elmalı şekeri yerken dişlerime yapışmasını... Yalnız kaldığımda, o bir hayal bile olsa ve o her kimse, ona sarılmayı. Yazarken, yazıyorken bütün kesirli aşkları bir tam sayı haline getirebilmeyi... Öpmeyi, okşamayı, koklamayı...
Doğa o kadar cesur ki; insan bazen kendisini hiçbir neden olmaksızın ona teslim etmek ve gözlerini huzurlu bir şekilde kapatmak istiyor. Şehrin gürültüsünden, insanların karmaşıklığından, kızgınlığından ve yalan dolanlı yolların girizgâh yaptığı yerden alıkoyup bir çöküntüyü, cemi cümlenin kukumav kuşu gibi durduğu bir kalabalıktan sıyrılıp yalnızca gökyüzünün ve o muhteşem kokunun vücudunuzda bıraktığı izlerle bir mesafeyi katetmek çok huzurlu...
Sene 19 küsürlü...
Öyküye doğru sayfaların hışırdamaya başladığı ve içimin kıpırdağı zaman yani. Elbette ilk eyleme dönüşen sendeleme hareketleri bununla tarih kaydına alınmadı; yine de nedense bu anı bellek alıyorum. Galiba bugünlerde kendimi iyi hissetmiyorum. En azından sizin anlayacağınız şekilde bir "iyi olmama" halinde değilim. Ne tuhaf artık her şeye bir 'im' bırakmak zorunda kalıyor olmamız. Uzatılmış sinsi yakınlıkları yok artık kelimelerin. Akışı bozuk, ritmi esrik, saçları hep kuru.
Kısacık bir koridorun kovalayan adımları da kaybolmuş görüntülerden. Bir yokluğa anahtarı çevrilmiş kapının, sesi susturulmuş, perdeleri kapatılmış. Başımı koysam şimdi ve birden geleceğe doğru saysam olur mu?
Meselâ uyku yok artık sıralanan geçmişte... Bir sonraki günün günaydını hep eksik. Sanki daima gece yaşıyor benliğim, ben olduğumu bildiğim "ben"... Her geçen gün biraz daha kendimizden katıyoruz uykusuzluğa(!) ve uyku aslında bir değiş tokuş, kimyası ilk buse düştüğünde değişen.
Kapı numarası kaçtı?
İçimdeki yorgunluğun burada bir karşılığı ne yazık ki yok! Alışılagelmiş kalıplardan sıyrılmaya başlamışken ufak bir notum olacak...
Az kaldı...
Yavaş yavaş pencerenin arkasından ortalığı karıştırmaya meyilli kaygılarıma yeniden karışmak üzereyim.
Ha, bu iyi bir şey merak ettiyseniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder