Kol saatimi de çıkarıp tüm günü zamansız yaşamanın mutluluğuna vardım. Gökyüzünün kendini karartmasıyla akşam olduğunu anladım. Tik tak sesleri olmaksızın kitap okudum. Alışkanlıktan olsa gerek birkaç defa koluma baktım. Duvardaki saatin içi boşalmışlığını çok da umursamadım. Zaten o orada olsa da olmasa da tek baktığım yer kolumdaki saatti. Şimdi o da yok. Kolay olduğunu söyleyemem. Hayatının her anı planlanmış biri için bu duruma kendini uyumlamak biraz yıpratıyor.Yine de kimi zaman böyle deneyler yapmak hoşuma gidiyor.
9 Mayıs 2010 Pazar
Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -XV-
Bir koşturmacadır gidiyor. Saatin yayı az önce hiç beklenmedik bir anda kadranından kurtulup halının tam ortasına zıplaya zıplaya kendini bıraktı. Zamansal baskılardan o da nasibini almış olacak ki yılların birikimiyle kendini koyverdi. İtiraf etmeliyim çok güldüm. Küçük ve bir o kadar da işe yarar bir parça ama işte istediği oldu. Saat çalışmıyor. On ikiden vuruş bu değilse nedir?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
senin için deney olanlar bizim yaşam tarzımız :D
YanıtlaSilbir dönem gece yatarken bile kolundan saati çıkarmayan biriydim. sonra saatim bozuldu ve tuhaf bir şekilde zaman göstericimi yaptırmaya zaman bulamadım ve zamansız kaldım :)))
YanıtlaSil