PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

7 Mart 2010 Pazar

Duvar Katında


 Duvar katında ölçeklenir bakışların düştüğü boşluk… Direnç, parmak uçlarında şekillenen sohbetin konuğudur.

Sınırlar…
Tel tel düşüncelerin altından, tıpkı bir girdap gibi dönerek içe uzanan sessiz ve ılık bir yolculuk...
“ « Zaman demiştin » içinde yer bulabilmem için… Ben de merdiven basamağında yokluyorum kapını “

Yaşam sularında kilidi olmayan kapılar…
Suya dokunan ritimler ve perdenin [ ses ve siz-’lik ] arasında, çaktırmadan zihnin rotasında kendine bulduğu, rüzgâr olma sevdası. Sanki gökyüzü satmış kendi yerini göz bebeklerine.
Göz bebeklerim…
Göz bebekleri…
Göz, bebek…
Göz…
(G)öz…

“ Hala kaçıyorsun!! Oysa kül tablasının içine bıraktığın sigaranın sıcaklığı hala çok taze… Dumanı kendinden ağır yükünün… Üfle ve dağıt! Sis, duman yok bundan böyle ! “


I. Kat

Aklımda kalan en belirgin görüntüden yalnızca birisi… Resimler, geçmiş ve gelecek, geçmiş ve şimdi, şimdi ve gelecek arasında zaman hızıyla geçip giderken, maviliğin ve asimetrik duruşun tıpkı seni ilk gördüğüm gün kadar taze.
Hatırlıyor musun?
Düşünce hız(l)ı…
Ne(rede)ydim???


İşte senin görevin bu!!! Alıp götürmek. Yavaş yavaş içime kadar girebilmeyi başardığına göre, seni kabullenmeye başlamışım demek ki!
Hiç kendine dışarıdan bakmayı denedin mi?
İster miydin onca karmaşıklığın içinde, bir an olsun göz göze gelmeyi sana ait olanlarla? Şimdi seni, kendi içinden çekip çıkarmadan, kısa bir yolculuğa hazırla… Sen mavisin ve mavi olarak kal…
Gidiyoruz…


II. Kat


Biraz beyaz…
Biraz yeşil…
Bolca derinlik…


Çünkü bu noktadan sonra, kat sayısı diye bir şey yok! Yalnızca derinliğe açılan perdenin çizgileri ve görünen son koyu nokta…

Her şey ikilikten ibaret. Yeryüzü şekillenmeye başladı başlayalı içimde, var olan tüm kavramların yarattığı tek duygu bu. Kimi zaman kararların tam orta noktasında savrulurken, kimi zamansa verilmiş kararların ertesi sabah dimağda bıraktığı kıstırılmış düşüncenin içerisinde kayıp giderken…
İkilik…


“ Şimdi, giderek içime vuran sesinin loşluğunda salınıyor gece. Mevsim dokunuşları kalp kapakçıklarımda sağlam bir yerde, kendini sana bırakmaya hazırlanıyor… Öylesine uzun bekledim ki seni. “


Duvar ve içine nakışlanmış küçük resimlerin dairesel bakışlarında şaklatılır parmaklar.. Hangi katta olduğunuz aslında çok da önemli değildir. Şarkı başlar ve siz farkında olmadan içinde bulursunuz kendinizi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder