PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

22 Haziran 2011 Çarşamba

Hava Raporu

Yinelendikçe çoğalan su bazlı bir gece tarifesinde konaklıyor İstanbul. Oysa kaldırım kenarlarına resmedilmiş geçirgenliğin de bir sonu var.

Taktı mı takıyor uykusuzluk kendisini yorgun kirpiklere. Hastane yolunun cama vuran hızlı damlalarıyla arşınlanmış koca bir günün sonrasında, göz ucuna değen sayısız satır karmaşıklığının son deminde güçlükle mırıldanıyor içimdeki sessizlik. Sabahleyin, arabanın içinde seyir yolculuğundayken hoplaya zıplaya yapılan kalem çizgileri azalmış, göz altı çukurlarıma bulaşmış ve kendini oraya istemsizce hapsetmiş. Gece tarifesi olmayan benlikler ipuçlarında boğularak öldürülmüş. Yıpranma payı unutulmuş. “Ne gelir elden”li cümleler uzun soluklu konuşmaların orta yerinde zengin bir kalkış yapmış, sıradanlığın öfkesi duvarlara boşaltılmış ve her ne olduysa olsunla başlanmış sonuç cümlesine.

Halı üzerinde, parmak uçlarına değen ılık duşun seyiren bakışları altında yürümeye çalışmak, insanın canını sıkıyor bazen. Kuru bir şeyler kısa süre içerisinde kimliksiz kalıyor.

İstanbul yatak örtülerini değiştiriyor ve masmavi bir dalga yerini çamurlu gözlere teslim ediyor. Adı her neyse diye fotoğraflanmış bir kaç kutunun en ücra köşesine bırakılmış ayakkabı bağcıkları. Turuncu ve mor dengesizliği gözlerimi kamaştırıyor. İki elim birbirine kenetlendi. Metal saplantılarım uyandığında takılmak üzere birkaç saatliğine uykunun başucuna usulca bırakıldı. "Hadi artık" diyen düş, gürültülü kolunu duvara fırlatıp paramparça etti. Bir kaç parça morluğun kimseye zararı olmaz. Olsa olsa iki haftada kendini toparlar beden. Bazı morluklar çabuk geçer. Bazılarıysa böyle çirkin bir görüntü verip kendini elalemden gizlemeye çalışır. Oysa bilmezler öfkesinden değil kendisine kızdığından yaptığını.

Bu defa panjurlar inmiş. Belki de kapatılmış bir kutuda yalınayak kendinle konuşmak dışarıdaki boranı görmekten iyidir.

Hava raporu ne yazıkki doğrulanamadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder