PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

14 Haziran 2011 Salı

Gece Kuşunun Öyküsü

Hummalı gece kuşu gagasını ağacın sert kabuğuna vurur. Tık tık!
-         Gece kuşu da biraz sarhoş parmaklarıyla cevap verir.

O zamanlar, parmak uçlarının uyuşkan geçirgenliğinden çıkıyordur kelimeler... Geçenlerde iki çakırkeyif hece otlanıyordu merada. Zil ve zurna ikilisi bir düğünden çıkmışlardı. Gelin, damatın kucağında eşik atlamaca oynuyordu. Gece dikizliyor, ayı Tanrı’ya ispiyonluyordu. O kadardı. Geçirgenlik... Karbon kâğıdı hesapsızlığı.
-         Bu bileşimler dilimin aksanını bozuyordu.

Dilin aks-anı sola mı çekiyordu yoksa sağa mı?
-         Kafasına göre şerit değiştiriyordu işte.
 
  Sağ dikizde aracın arkasını görmeden kötürüm dalışlar yapma! Zira emniyet şeridi insanları kış uykusundan uyandı. Meşgûl tonu. Aradığım ruhun kıvrımlarına ulaşılamıyor.
-         Şimdi hangi yandan alsak da anlamın etrafını çevirsek?

Önce üzerine bir sos yap. S şeklindeki ucu sivri çubuğu anlamın ortasından geçir. Bir kaç saat önce yaktığın ateşin üzerinde duran çatallı ayaklara anlamı oturt ve yavaş yavaş çevir.
-         Sosun içine ne koymalıyım?

İçindeki baharatlardan acı anı kırpılmışı, gülümseme otu, hüzün biberi, huzur rendesi ve yumurta anlardan birini kırıp karıştır içine. Biraz çırp. Tadını daha çok seversin.
-         Zaten bir şeyi sevmeye gör, ondan gayrısının tadına varana kadar epey an geçiyor.

Geçmiş kaldırımlar üzerine bırakılmış sakıza basmamalısın. Gittiğin her yere itinayla gelir.
-         Sıcak su döktüm, gelemezler.

Geçmiş pişti. İkinci derece yanık kokuyor gece.
-         Bu tıp(!) bilgisinin kaynağı nerden?

Doktorasına doğarken başladığımız geçmişten.
-         Bir an olsun sekteye uğramayan cevapların da böyle bir "ilk" anı var m’ ola?

Market reyonlarının ulaşılamayan köşelerinde, gaz lambasının ıslak ve kokulu fitilinde, bilmem kaç devirli çamaşır makinesinin içinde haldır hıraş dönen tekerlemelerde bir ilk, bulantı. Sonra çıkarıyorsun zaten.
-         Geceme kibrit çakıyorsun. Birazdan alev alacak her yan.

O zaman uçuşan benzin damlacıklarını ortalıklarda bırakma. Ama kemik olmayınca çevirilen soslu anlamdan farkımız yok. Düz kaslarda alevden kabarcıklar. Kül olmak korkutmamalı -ki hangi rüzgârdan uçuşup da geldim.
Kül rengi.
-         Derdim kül değil; -ki hiç korkmadım. Anka kuşu oldum. Yeniden ve yeniden

Yeni-dem...yeni-dem..
-         Her dem yeni ben.

Uyuşmuş parmak uçların harf tıkırdatıyor. Akrostiş istemsiz bir bilgiçlik ki bu... a-d-ı-n. 


Hasırdan bir yürekte yazlık kulaçlar biriktiriyorsun. Kumlar, elinde kitabın; dalgalar da olmasa aslında sessizlik var. Ben mevsim değiştiriyorum birkaç saniyede. İlk kar tanesi eriyecek bu plajda.
-         Gece çağrışımlarıyla geldi. Mevsim değişimi bitmiyor ki hiç. Bitmesin de.

Mevsimle değişemedikçe...(peh, hassasiyetinin içine ekmek doğra) Kaşıkla..
...
Hummalı gece kuşu gider. Üç adım atar. Sonra arkasına döner, bir daha bakar. Sonra ne zaman bakacağına adımları karar vermez. Öyküde kalır.
-         Öykü de adımların hızına takılır kalır.

Hummalı gece kuşu öyküde kalır. Güzel insan-a- güzel bir gece.
-         Alkol değil, harflerinden kurduğun yapı başımı döndürdü.

Sen damar yolunu açmasan nasıl karışırdım... "Kelebek etkisi" 
Gittim. 
Yastığının altına debelenen bir günaydını bırakarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder