PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

18 Nisan 2011 Pazartesi

Yine Bir Muammasın

Yine bir muammasın! Tebessümün belinin inceden, o uzak köyde kırıldığı yerde. Anlamın çöreklendiği kadehlerdeki şarap tadı çoktan yitip gitmiş. Sen, sen de çekip gitmişsin. Yabancı bir ayrılık taşıyorsun her zamanki gibi. O kelimelerindeki hüzün, sigaranın bağımlı yandaşlığı ve yazmaya değer tüm acılarınla. Kimsesizliğin karanlıklarla buluştuğu gece yarısı nöbetlerinde bekliyor ve mayhoş tatlarla ıslatıyorsun kara kalemle yazdığın kâğıtların üzerini. Bir nefes, bir nefes daha derken son sigaranın tedirginliğiyle noktalıyorsun sözlerini.

" Çok güzel dokunuyorsun..."

Gece hep sancılanıyor, İstanbul gamze gamze doluyor yanaklarıma. O günün hatırına saklıyorum bir parça nanenin tadını damağımda. Bilinmez bir yarım kalmışlığız seninle biz. Tahminlerin belki bir ara durak olduğu; ama sonrasında yan yanalığı zorlayan bir olmazlık edasıyla uzaklaştırıldığı...
Eski, çok eski bir gönül hikâyesine yer verebilirdik belki. Bakıp da görmemek, konuşup da susmak, dokunup da koşarcasına bir tenden ayrı kalmak bu olsa gerek! Kalbimizdeki yaralar ve kanattıkça kavlayan acılarımız hep ucunda mısralarımızın, dizelerimizin. Beni burada, senden başkası anlayamaz.

" Bak işte tam şurası ve burası..."

Gül rengi bir şarap tendeki yolculuğu parmak uçlarına usulca işletti kendini. Gecenin makamıydılar bir koltukta karşı karşıya kalmışken bedenlerimiz. Başımı koydum. Sıcaktın... Kalbin ritmi hep dillenir bu zamanlarda. Savrulup giden yalnızca rüzgâr değildi. Gece, müzik, şarap, dizelerimiz, paylaştıklarımız, çekingenliklerimiz... Hepsi ortak bir savruluşun konuğuydu. Bir avuç zamansızlığının içinde, küçük bir "an"dım, tenine esmerliğimle gölge veren...
Dördüncü mevsimi terk edeli ve beşinci mevsimde bekleyeli, hayli gün geçti. İkimizin de bir sabah kahvaltısında dile gelmişken kaçındığı isimler, yani kadınları ve erkekleri, o bilmediğimiz mevsimin ikliminde bekliyorlar. İnanmadıklarımızın üzerindeki perde çekilecek ve vakti geldiğinde alınacak parçalanmış ayrılıklarımız.

"Dudağımda eksik bir şiirin kaldı. Onu vermek için özlüyorum seni."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder