PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

26 Nisan 2011 Salı

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -33-

Bir telaştır aldı gidiyor. Sanki hiçbir filme yetişemeyecek, tiyatroların son oyunlarını kaçıracak, aldığım konser biletlerini, konser yerlerini bulamayacağım için yakacak gibiyim. Komik değil mi? Sakin sakin devam ediyoruz yine de. Sırası gelmeyen zamanların heyecanından olabilir mi?
Hangi anlarda böyle bir tedirginlik silsilesine kapılır ki insan? Çok düşünüp de söyleyemediğiniz, en az sizin de benim şu an veremediğim cevaplara benzer cümleleriniz, birkaç sözünüz eminim sıkışıp kalmıştır bir yerlerde. Aranızda var mı bunun nedeninin ne olabileceğini düşünen? Her şeyi taradım, yok. Uygun, aklıma yatan bir bilgi bulamadım.

Değişimin eşiğindeyken bana hep başka başka şeyler olur. Kimi zaman karşılaşmalar artar, geçmişe dair izler birdenbire bugün içinde yerlerini almaya başlar, beklemediğim cümleler duyar ya da ilginç denebilecek tesadüflerle karşı karşıya kalırım. Şimdilik her şey olağan seyrinde devam ediyor. Olanların hiçbirisi olması gereken zamandan farklı değil. Birkaç ay öncesinin hazırlıkları şimdilerde anlamlı hale gelmeye başladı. Gürültüler yok denecek kadar az. Biraz olabilirdi. Daha doğrusu bir parça mutlaka olurdu. Sessizlik aşırıya kaçmamalı. O anlarda kendimi taşımaktan yoruluyorum. 

Yan tarafta konuşulanları duyamıyorum. Günün belirli saatlerinde iki ya da üç kişi o odaya girip bir şeyler konuşuyor. Önceden hiçbirisinin böyle alışkanlıkları yoktu. Son bir-iki yıldır kapılı kapılar ardında mırıl mırıl bir şeyler söylüyorlar. Gölgelerini görüyorum. Başımı çevirmesem de bir ileri bir geri giden, sanki yürümeden konuşamayacaklarmış gibi sürekli hareket ediyorlar.

Acaba dışarıda hava nasıldır? Sabah boynumu delip geçen rüzgâr hâlâ aynı sertlikte davranıyor mudur? Karar verdim, yarın göğüs kafesimin içine girip bir süre orada oturacağım. Kalbin tutsaklığı ya da tutsaklığın en çok kalbe yakışabilme ihtimalinin oluşu tesadüf olamaz değil mi? Yakışıyor mu? Oturup oradaki karanlığı izleyeceğim. Karanlıkta da güzel ve iyi şeyler olabiliyor pekâlâ.
Her an yanılabilme ihtimalimiz var. Değiştikçe değişiyor... Sanırım bu cümlenin sonunu getirebilecek kadar zamanım yok. Bir şeyler bildiğimi biliyorum ama bu bildiğim şeylerin bütün olup olmadığına dair şüphelerim var. Eksikliklerle başa çıkabilmek iste....m / Bu cümle kimilerine göre böyle: "Eksikliklerle başa  çıkmayı isterim." Kimilerine göreyse şöyle: "Eksikliklerle başa çıkmayı istemiyorum." Birkaç harfin elinde olunca değiştikçe değişiyor/uz. Aklımdan çok acayip fikirler geçiyor.

Ben bu "bahar"dan hiçbir şey anlamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder