PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

31 Aralık 2010 Cuma

Bol Kopyalı, Bol Bakışlı ve Elbette Vicdanlı... Kim Mi Var?

Uzun bir başlık oldu farkındayım. Ama kocaman bir yıl bitti. Kendime de telaşsız bir başlık yazmak istedim. Şöyle uzun uzun bir hikâye geçtim aslına bakarsanız. Güzel de oldu.


Neler neler oldu bu yıl... Kimilerini yazılarımla anlatmaya çalıştım, kimilerini dinlediğim müziklerin ve okuduğum kitapların içlerine sakladım. Ne güzeldir öyle değil mi bir kitabı okurken şöyle göğsünüzün üzerine yatırıp da düşünceler içinde birkaç gürültülü(!) zaman geçirmek... Ben severim. Kitap okurken yazılmış cümleleri bir kenara bırakıp kendi cümlelerimi yazmayı. Elbette eylem olarak değil; düşünerek... Gülümsersiniz, sesli sesli konuşur kendi kahramanlarınızı yaratırsınız. Bazıları buna yalnızlık diyor bazılarıysa benim evde kitaplarla yaptığımı arabada veya bambaşka yerlerde yapıyor. 


Bu sene 'yalnızlık' kelimesinden bana gına geldi. Şu gerçek: "Yalnızız!" Yeterince kendini besleyen bir kelime nihayetinde ama belki de bu sene okuduklarımdan, duyduklarımdan sonra biraz huysuzlandırdı beni.


2010 yılının ilk ayında blogumu açtım. İyi de oldu. Bu blogta ne yazılar yazılıp yarım bırakıldı ve taslak halinde kaldı bir bilseniz. 2011'de onları bitirmeyi umut ediyorum. Bazen yazı kendini kenara çekiyor dinlenmek için, o zamanlarda üzerine gitmemek, yeniden kendini harekete geçireceği zamanı beklemek gerekiyor. Çok güzel başlangıçları var. Arada açıp bakarım. Atılması gerekenler de atıldı zaten. Acımamak lâzım.


Edebiyat açısından kendimi birçok anlamda ilerlettiğim bir yıldı. Öykülerle içli dışlı geçen, sıcak aylar... Bu yıl elbette roman da okundu ama 2010 benim adıma öykülerin yılı oldu. Bunda etken kişilerin paylarıysa büyük! İyi ki varlar...


İlkbahar başlangıcı biraz sarsıntılı zamanlarla geçti. Özledim. Özledim. Özledim. Çok ama çok özledim. Öyle ki özlemek kelimesinin çok defa içinden geçtim. Anlamını boşaltıp boşaltmadığımı sorguladım. Sonunda en sakin anlarımda, içimdeki delilik geçtikten sonra şöyle dedim: "O çok önemli ve değerli." Ömrümce de öyle olacak... 
Zaman cumartesi sabahlarına sığmadı. Üç noktamın bol olduğu bir alan burası...


Yaz dönemi tuhaf ayrıntıları içinde barındırdı. Ağustos sonunda can sıkıcı birkaç hafta yaşandı ama o da hayatın bir zamanlar kendime dediğim gibi siyah beyaz öyküleri... 


Sonbahar her zaman ki heyecanlarıyla ve ilginç olaylarıyla geldi. İnsanlar, yaşanan anlar, hızlı verilen kararlar, yolculuklar, geceden sabaha uzanan konuşmalar, bilinmeyen mekânların tedirginlikleri, dokuları, sesleri... Benim için en özel zamanı ise 29 Ekim öğleden sonrasıydı... Bir kez daha bu evin kapısını açmak, harikaydı. 
Ayrıntıları atlıyorum, nasılsa kalem elime her düştüğünde bir parçasını ekliyorum bu güzel dünyaya ve sizler de benimle birlikte okuyarak yaşıyorsunuz.


Ve kış...
Güzel arkadaşlıkların başlangıcı oldu. Bol kahkahalı sohbetler...


" Bir de Baktım Yoksun" açık ara en çok okuduğum ve son bir yılda en çok hediye ettiğim kitap oldu... "İyi Uykular" öyküsü uzunca bir süre aklımdan çıkmayacak! Çok ağlattı beni çokk!
Son aldığım kitap Sappho'nun -Nedir Gene Deli Gönlünü Çelen- adlı şiir kitabıydı. Alındığı gün itibariyle de önemli ve kendi anısını kendisi yazan bir kitap olma özelliğine sahip şimdiden.


Aklımdan çıkmayacaklar arasında başka şeyler de var. Burası bol üç noktalı kısımlardan...


Evet bol bol kopya çektim okullu çocuklar gibi ben bu yıl. Çok izledim, sürekli baktım durdum bir şeylere. İzledim. Soru sordum. Bekledim. Sessiz kaldım. Bağırdım. Heyecanlandım. Duruldum. Sinirlendim. Her ne olduysa bir tek sözün etkisinden çıkamadım. Hiç unutmadım o sözü... 2010'da hatırlamayı en çok sevdiğim an, o sözün söylediği ikinci zaman dilimiydi. Koca bir yıl geçmiş üzerinden ve birkaç da nasıl geçtiği anlaşılamayan ay...
Her zaman ki gibi vicdan muhasebesi hiç sektirmedi. Fevri çıkışlarımın sonrasında hemen kulağım çekildi onun sayesinde. Ona özel bir selam olsun benden! Acaba her yerde olduğunun farkına varabilmiş midir?


2011'de de olması, olması ve zamanı ara sıra da olsa çalması dileğiyle...
2011'de kim mi var? Ya da ne var?


Bakalım...











1 yorum:

  1. ne güzel ki, insan dönüp baktığında seçebiliyor. yani geçmişi yeniden tasarlamak gibi bir şey bu. sen içinden geçtiğin onca yoldan, patikadan hangisini hatırlamak istiyorsan, geçmişin o oluveriyor. dilerim, yolların varmak istediğin yerlere çıksın, ve yine dilerim ki patikaların sana değer katsın. elbet çakıl taşların da olacak ama bırak onlar da tuzun biberin olsun. yılların, günlerin, anların çoşkun bir ırmak olsun... okyanusa varsın...

    YanıtlaSil