PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

2 Ocak 2011 Pazar

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı XXVII

İki ucundan tutuşturup gün değişimlerini, yarım kalan uykunun sızlanmasında bocalıyorum uyumakla uyumamak arasında. Bir anlık yanılsama ve sonrasında koca bir taş parçasının dizlerimde bıraktığı acıyla, sıkıca gözlerimi yumuyorum. Biliyorum gökyüzü orada, yine de açmıyorum gözlerimi. Biraz sakinlik ve elbet dinlenmiş bir beden istediğim. 
Göz kapaklarıma bulaşan bu ağırlık da neyin nesi? Gece yarısı trenine bineli epey olmuş. Yolcularımdan birisi eksik. Hay Allah!! Oysa saymıştım. Demek yine sayısal çentiklerin gözlerimi sıyırıp geçmesine izin vermişim...

Yoğun dikkatsizlik kulvarlarında sabahladım gece boyunca. Defter arasına sıkıştırdığım ufak tefek kâğıt parçacıklarından medet ummak da boşuna. Ruh üşümelerinden arınıp sıcak bir yastıkla bütünleşen bir omuza dayanıp denizin yosun kaplı derinliğinde, yemyeşil bir vadiye uzanıp, ellerime değen adamın kırılgan özleminde ve saçlarımı okşayan dinginliğinde deniz suyunda kaybolmayı bekliyorum. 
Ayların dökümünde sakladığım bir sevdaydı bizimki... Çocukça isyanlara hapsedip kimi zaman karşılıksız bıraktığım bir buluşmaydı. Kaybolan, gözden kaçan her ne olursa olsun, kendisini bir şekilde saklamayı iyi beceriyor.

" Hayatım, neden telefona uzanıp da bana sormadın? "

Uykudayım... Ya da uykudaydım...
Ufak tefek eklerin yaşama bodoslama girişinden midir nedir, geçişlilik halinde kalıverdim...
Orası neresi mi? Arada derede yerlerden birisi işte. Ben kurcalamadım siz de kurcalamayın!


Hırkamda mızmız bir bekleyiş, o gelmeden çıkmam diyor teninden.
Başa dönüş...
Aynı sıra...

................Değişmeyen :
Yok
...sun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder