PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

21 Aralık 2010 Salı

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı XXVI

Kimi gölgeler vardır aslında her şeyi saklayamayacak kadar açıktır görüntüleri. Biraz suskunluk, biraz kendine has kıvrımlar ve birkaç da işlenmiş cümleyle hayatınıza aldırmaksızın girerler. Seçim özgürlüğünü kullanmanın acısını sonra sonra anlarsınız. Elinizi kolunuzu bağlamayı başarırlar bir şekilde. Hayatın gerileyen bir noktasında durur ve sizi beklerler. Zaaflarınızı, kontrol altına alamayacağınız bazı anlarınızı sizden biriymişçesine iyi bilirler. Hatta bazen sizden bile iyi...


Öykünün eli kolu bağlanır. Sözcüklerin kısmeti kapanır. Kahvenin en keyif alınan o ilk yudumundaki tat kaybolur. Giderek sıkışırsınız. 


Fotoğraf karesinin küçük bir yerine düştüğünüz not derinden sarsılır. Birbirinden habersiz uykulara gözler kapanır, rüyaların ortak dili, kayboluşun içerisinde sızlanarak yol alır. Böyle zamanlarda geniş zamanlıdır benim cümlelerim. Kimseye söz geçiremem. İstemem de. Bir sarsıntının içinizde bir yerde başladığının şahiti olmak ve o sarsıntıyla yol almak biraz zorlayıcı olsa da hafif gerilim iyidir. 


O akşam orada yağmur yağıyordu. Islak kalemin ucundan dökülen de yağmur oldu. Ben o ıslaklığın takipçisiyim.


Sonra görüntüler değişti.
Günler bir iki devir daha yaşadı. Yine aynı anahtarlarla girdim kapıdan. Merdivenleri çıktım ve sola döndüm. Birkaç satırarasının ucundan izledim. Ahşap kokusu, kitapların kokusu ve dünyamın kokusu, her şey içiçeydi. Gülümsedim. Sanki o an dilimin ucundaki her şey boynuna dolandı. Başım döndü. Kelimeler döndü. Kısacık bir sıcaklık yanaklarıma dokunup kayboldu.


Akşama doğruydu. Yağmur yoktu. Dudaklarında hiçbir iz yoktu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder