PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Oysa Bir Zamanlar Vardın "Mektup Öyküleri" -8-

Bilirsin geç kalmakta ustayımdır. Merhabada geç, elveda da aceleci...

“ Söylediğin sözün değer taşıması kendini nispet ettiğin şeye bağlıdır.” Kelimeler bizi ele verir. İnsan kelimelerle konuşur. Seçtiğin kelimeler senin alâmetifarikandır. Her kelime her yüreğe yakışmaz. Asil kelimeleri asiller kullanır. Mücevher gibidir, taklidi yapılamaz. Sanattan anlamayan birine verin devasa ve kıymetli bir ağacı, yonta yonta küçücük bir kürdan çıkarır o dev ağaçtan.

" Hangi çocuğa giydirsen acıyı yakışıyor bugün,

boşa don biçiyor analar..."

Yine derinden bir çığlık, uyku yüzü göstermeyen gecelerde salınmış. Ancak gece uyumayanlar seyredebilir samanyolunu ve görebilir şafağın muhteşem sükûnetini. Sen, gecenin tam ortasında uykularımızı böl ve hep uyandır bizi.

Her cüce mukavvadan bir duvar örer önümüze, onu bir heyulâ yapan tabularımızdır. Hepsi hepsi küçük bir benek. Hapsedilen bedendir, ruhlarsa özgür. Kurtulmak için bu köhne dekordan korkuyu korkutmak gerek. Tasvir edebildiğin, gönül gözünden gördüğündür. Pencerenin büyüklüğü değildir enginlik. Bir iğne deliği bile yeter, bakmasını bilene. Her yıkıldığında bir tabu, her yırtıldığında bir perde, görünür yaldızlı süslerin ardındaki füsun.
Uzak değildir bir yıldız kadar gerçek, onun gözbebeğinde saklı olduğunu görürsün.

Her hazan, bir yolculuk için toparlanıştır ve yeniden dirilmek için bahara bir uyku gibi araya girer kış! Ne gideni durdurur zaman ne gelmeyecek olanı bekler.

O gelince yitirir hükmünü zaman, dil susar; düşer söz ve hece. Gelen vakt-i sükûttur!


Yazının başında bahar vardı...

“İstanbul, bahar, aşk, yalnızlık, anı ve gece.” 

Hepsi birbirine karıştı.

Hoşça kal...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder