PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

24 Kasım 2010 Çarşamba

Öyle Değil Mi?

Gösterişsiz ve itinasız adımlarla yola koyulduğumu anımsıyorum. Koskocaman bir yorgunluğun sızlanmalarını ötelerde bir yerde tutacak değildim. Yorulmuştum. Bazen, hani o unutulmuş anlardan bir sahneyi yaşamak ister ya insan, gözünü kapatıp bilinmez bir yolculuğun biletiyle yola çıkar. İsimlerini duymuştur gideceği yerlerin ama oraya dair, yani aslında oranın havasına ve dokusuna dair hiçbir şey bilmiyordur. İşte bu gizliden gizliye cezbeder ya... Kim bilir iklimi dedikleri gibi midir yoksa aniden, beklenmedik sürprizleri de yaşatabilme ihtimalini düşünmek mi gerekir, bilinmez. Aslıastarı özensiz birkaç kıyafet seçimi, bir iki ufak ayrıntı yaşamanızı sağlayacak; alır ve gidersiniz. Saçlarınız yol boyunca gökyüzündeki esintilerle birlikte dolaşır durur. Bambaşka kimyaları tadar. O an siz de değişir ve o görüntüsü olmayan kıvılcımların içine huzurlu bir şekilde salıverirsiniz kendini. Sanki dünyanın gerçekten dönüyor olduğunu hissediyormuşsunuz gibi bir duygu gelip sarılıverir boynunuza. 


Koynunuz size kalan dinginlikte ne güzeldir öyle değil mi? Sıcak bir odanın içerisinde kahkahalarla geceyi karşılamak gibi... 


Bazen de yapay bir dünya kurulur. Kimlikler fırlatılır oranıza, buranıza. Şaşkın şaşkın etrafı izlemeye başlarsınız bir süre. Olan bitenin bu kadar hızla değişime uğraması şaşırtır sizi. Oysa uzun tutulan sohbetler, iyi niyetli karşı tarafı düşünen davranışlar, sakinlik içinde tatlı tatlı yayılan hafif panik, daha az önce sizi eğlendirmişti. Ama yok, burada sahne çabuk değişmez. Kostümlerdir değişime uğrayan. Sanki ilk defa bir elbiseyi giymek işe yaramamış, beğendiğinizi sandığınız elbise üzerinizde durmamış ya da daha kötüsü, o elbiseyi sırf üzerinizde görmek için giymiş olma ihtimalinizin gittikçe kanınızda ağırlaşmaya başlaması sizi tedirginleştirmeye başlar. Daha kötüsü, olmamış gibi kabul edersiniz. Çünkü tedirginlik bir nebze bile olsa umursamayı barındırır içerisinde. 


Tedirginlik yayılmasını istemediğiniz bir duygudur öyle değil mi?  Soğuk bir 'insan olma sorgusu' içinde sahte gözyaşlarıyla sabahı uğurlamak gibi...


Öyle veya böyle...















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder