PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

11 Kasım 2010 Perşembe

Oradaydım Söylenceleri I: " Yaz Kırgınlıkları "

Başlarken her şeyin bir nedeni var kendi içinde, her ne kadar nedensiz yanlarını tercih etmeyi istese de insan. Zamanın duygu yüklü bir kadranı yok. O ses her defasında kulakları tırmalarcasına bir şeylerin geçip gittiğini anlatıp duracak. Hatta oradayken çığlık çığlığa çerçevelenmiş ayrılığın da günün birinde geçip gidebileceğini duyuracak...


Yazın gölgesi en çok ne zaman düşer yüreğin adımlarına?
Huzursuz bir beklentinin, ruhu darmadağın eden düşüncesi ilk hangi yol ayrımında terk edip gider? Geçmişin pembe vadileri arasında bırakılmış yalnızlığın elinden, ilk kim tutar? Şimdilerde orada oluşa dair çok şey biriktiriliyor satırlarda. En büyük haykırıştır kelimelerin avuçlarına bırakılmış gizli seslenişler. Bir tek içinden içine açılır sandığın yollar, bir zamanların bakışına öyle bir açar ki kendini, o an düşerken bile yalnız değilsindir aslında. Elinden tutmasa da düşlerinde seni tutacak biri mutlaka vardır.  Demiştim: "Bir tek ben bileceğim bu hikâyenin sonunu, sadece ben anlatacağım sende bıraktıklarımı".

Oradaydım, iğne yapraklı ağaçların gölgesinin birinde. Gül kokusu henüz bulaşmıştı ellerime ve sen en korunaklı yerine doğru yürüyordun tahmin edemeyeceğin bir şekilde. Belki de hiç birimiz tahmin edemedik! İlk defa bu denli keskin karşı karşıya geldik. O adresi biliyordum. Zor bir dönemecin ertesinde, her sabah seninle uyanacağımın düşüncesiyle geleceğim, o yeri. Perdelerine sinen sigara dumanını ilk ben temizleyecek, geceleri bin bir mızmızlıkla yaptırdığım bütün o kahveleri sana, ben yapacaktım... Kelimelerdeki hataları hiçbir şey olmamış gibi ayıklayacak ve seninle o malum kurguları tartışacaktım yaşarken yüz yüze gelmek zorunda kaldığımız. Bazen, daha fazlasını beklerken en olmadık şeylere yenilebiliyor insan. Bekledikçe olgunlaşan umutlar, yine bekledikçe en büyük yaraları alabiliyor. Beklentiler bizi yerle bir ediyor...

Şimdi sana sadece bir tek şey sormak istiyorum: " Neyin cevabını bulamadık?"

Oradaydım... Hani soğuk bir kış gününde battaniyeye sarılıp filmler izlediğimiz sonra da doyasıya uyuduğumuz o yerde... Özlemek değil de özümsemek belki de tüm bunlar. Bütün yalınlığıyla koca bir geçmişi en ufak ayrıntısı kalmadan yürekten alıp akla işlemek...

Yarına ne kadar az kaldı değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder