PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

15 Temmuz 2010 Perşembe

Kim bilir Kaçıncı Kez

Üzerinden bahar geçmiş korkuların...  

Yağmur bugün hızla çarpıyor İstanbul'a. Bütün gece panjura vurup kaçan  rüzgârın haylaz sesiyle uyumaya çalıştım. Geceden kalma bedenimin, ağrıyan kollarımın yatakla debelenen cansızlığında gözlerimin devrini teslim etmeye çalıştım.

Sabah başlayacak tüm hareketler. Gürültülü adımlar bir oradan bir buradan vuracak tenime. Ihlamur kokulu bardağımın bir parça balla yumuşatılmaya çalışılan soğuk algınlığında uzaklaştırılmaya çalışılacak "çok yaşa". İlaç kutusunun renkli aldanışlarına kanacak midem. On beş dakikayla sınırlı açlık senfonisi, bir parça ekmeğin arasına iliştirilen taze kaşarla süslenecek ve ben bir kez daha aynanın karşısında tarayacağım kızıl saçlarımı.

Kaçıncı kattayım, bilmiyorum. Dün gece asansörün hangi sayısına basıldı anımsayamıyorum. Yorgunluk akmış, acılı turşularla örtülmüş küçük lezzetli parçaları bin bir güçlükle yemiştim. Sözler gecenin mandalla aralanmaya alışkın deminde yetişkin düşlerimi sallıyordu ve belki de ilk defa soru sormuyordu içimdeki kilitli kapılar.

Birkaç yudum daha alınacak bardağın tatlı kenarlarından. Kısa bir öksürük senfonisi ağrılarıma iyi gelecek. Sigara paketinin jelâtine sarılmış fahişeliğine aldanacak ellerim. Geceden kapatılmayı unutulmuş televizyonun paralel düzlemine kayacak bakışların sonrasında, uykuya yenilmiş beden uyandırılacak çekingen bir "günaydın" la...

Üzerinden koca bir şehir geçmiş ellerin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder