PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

26 Mayıs 2013 Pazar

Ada, Bahar ve Şeftali

Bahar, dallarını gökyüzüne vurmuş. O enginlikte bir şeyler var biliyorum. Sürekli ona bakma isteğimin başka bir açıklaması olamaz. Hayatı onca çirkinliğine rağmen göğüsleyebildiği için belki de... 

Yağmuru getirecek kara bulutlar hazırda bekliyor. Ufacık bir an gelecek ve yağmur bulutlardan aşağıya içli içli dökülecek. Yine de orada, siyahın griyle iç içe geçtiği büyük denizde küçük, inatçı bir mavi umut kendince oyunlar oynuyor. Bunu bilmek bile bu kentin ağırlığını dize getirmeye yetiyor. 

Çok eskiden başka kentleri de gördüm. Yaşadım. Aşık oldum. İstanbul hepsinden daha fazla yalnız. Sokaklarında yürürken herkesin kolu bir başkasına değer değmesine de hiç kimse birbiriyle yakın değil. Yan yana yürüyenler sanki büyük bir uçurumun karşılıklı kolları gibi uzaklar birbirlerine. Bütün bu yalnızlıklardan sıyrılmak mümkün mü? Kalbimin içinde yıllardır göz yaşlarıyla boğulan bir can taşıyorum. Bir zamanlar deliliğinden mutlu olduğum. Hiç olmadık zamanlarda çocukluğumun Anadolu'nun çok uzak bir ilçesinde, o uçsuz bucaksız tarlaların içinde koştuğunu anımsıyorum. Çocukluğum dolu dizgin koşuyor. Bense evin balkonunda oturmuş onu izliyorum. 

Elimde hangi sıraya koyacağıma tam olarak karar veremediğim harfler var. Bir sonsuzluk yolcusu gibi boşlukta sereserpe uzanmışlar. Beni bekliyorlar. Onlar olmadan nasıl doldurabilirdim bu gezegeni? İçimde, kimi zaman benim bile değemediğim derinliklerde bütün yaşadıklarım yüksek sesle konuşuyor. Uzanamıyorum. Bunca anıyı hak edecek ne yaptım? Geçmeyen duygular var. Bir başınalığımı soluklanmak için durduğum her sokak başında teker teker anlatıyorlar.

Sonra uzaklar var. Denizi olmayan şehirlerde yaşayabilenler... Belki her şey bir yolculuğa dönüşse yakınlar ama artık gidemiyorum. Yalnızca içten içe izleyebildiğim kocaman bir sahnede büyüyorlar. Orada olmak ve olana bitene belki bir omuz hizasında onlarla bakmak istiyorsun. Ama buradasın. İstanbul'da tramvay seslerinin, metrobüs kalabalığının ve gün geçtikçe markası artan arabaların arasında tek başına. Her şey vızır vızır. Burada hayat vızıldıyor.

Bir de şu özlem böyle dokunmasa içime...

20 Mart saat 07:45. Sabahın avlusunda bir adam, geceden yorgun, sabahı karşılıyor. Henüz uyumamış. Arada bir sigara içmek için dışarıya çıkmasa baharın yanık sevda muştulayan şölenini hiç göremeyecek. Şeftali ağacının taze kokusu, yeni sürgün vermiş dallarının arasından fışkırıyor. Tepenin ardındaki sis örtüyor saklı tutulmuş sözcükleri. Birlikte balkona çıkıyoruz. Tek bir fotoğraf karesinin içine sığmayı başarıyorum. Gökyüzüne açılan saklı bir yer sanki burası. Henüz bulmuşken onu, geçip gitsin istemiyorum. Teni bembeyaz. Okuduğum kitaplarda kalamayacak kadar gerçek. 
Adanın geniş görüntüsünün ardındayız. Uyumayarak bu dünyada kalmayı bekliyor. Aklıma Tezer Özlü'nün dedikleri düşüyor: "Yaşamım boyunca uykuyu beklediğim kadar hiçbir şeyi beklemedim." Susuyorum.
Güneş yükseliyor. Gün aydınlanıyor. Bir önceki gecenin kilit üzerinde bırakılmış anahtarları kapıyı, adadan gelen vapurun sesiyle açıyor. Adam ha uyudu ha uyuyacak.

Böyle şeyler de olabiliyormuş hayatta...

26 Mayıs saat 09:15. Çok uzakta bir kadın sırtını duvara yaslayıp yeni güne doğru gerinirken türlü düşünceler peşinde gülümsüyor. Kayıpları birer birer aklında. Hiç izin vermediler ki unutsun. Dinlenmek için kaçtığı yolculuklarda yanındaki koltuk hep boş. Çünkü onca anıyı yerleştirecek hiçbir yer yok. Apansız uyanmış uykularından. Fotoğrafı göğüs kafesine yerleştiriyor. Biliyor, sevdiği adam uyumadan önce son bir sigara daha içecek. 


Bahar, şeftali ağacının gövdesinden gökyüzüne dayamış kollarını. Sıcak olacak bu yaz. Bütün bir gece onunla kalacağım. Burada herkes, herkesi terk ediyor. Bütün insanlar işe gidiyor. Apartmandan çıkmadan, merdivenlerde başlıyor kargaşa. Topuk sesleri, ağlayan çocukların tesellisi, aceleyle kilitlenen kapılar daha gökyüzünü görmeden başlıyor. Sanki yürümek, geride bırakmak için bir şeyleri. Ada şimdi ne güzeldir. Tam da mevsimi. Gitmek, gitmek istiyorum. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder