inleye inleye
inceden dökülür kıvrımlarıma
terin...
dökülür ayaz yemiş sözlerin,
derinden derine kaçan
düşlerime...
hoşça kal diyememek gibi...
Vurgun...
Hangi sessiz çığlığından armağan kaldı gözlerime
değişiyor aykırı renklerim
yok olmak gibi
fısıltıyla irkiliyor artık bedenim...
konuşa konuşa geçeceksin içimden
bir küçük sözcüğe sarılıyorum
senden habersiz
sinirleri hırpalanmış çocukluğumun...
ne düşüneceğini umursamamak gibi...
düşkünlüğümden bihaber...
henüz hangi makamda olduğunu duymuyor içim
hangi şekilde geldiğini görmüyor mahmur gözlerim
bir fırtınaya karışıp boşluğa sürüklenmek gibi
...
Anlamak, öyle dediğin gibi çok zor da değil... 'Derinde' olanlar için yüzeyin anlamı nedir ki?
Belki, dokunmak gibi
...
Bir yerde ses veriyorsun koyu bakışlarınla
bir yerde çekip atıyorsun hırçın sözlerinle
yaklaşıp da kaçmak gibi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder