Sabahın ilk ışıkları henüz düşmedi pencereme... Aklımda kokunla düştüm yola...
Hesapsızca vuruyorum kıyılarına. Uzaklardan başlıyorum çırpmaya ellerimi. Kimsesiz bir çoklukta, bir tek senli günlerin avuntusunun çizdirdiği resimle, yürüyorum.
Avuçlarıma sonbahar yaprakları düştüğünden bugüne, ilkbaharın renklerini hatırlamaz oldu yüreğim. Varsa yoksa elimdeki yaprağın renkleri... Kalem kutumda birkaç sancılı gece haricinde hiçbir şey kalmadı eskiye ait. Hepsini sen gelmeden bitirmiştim. Aylarca orada öylece kaldılar.
Dayanamadılar...
Bir sabah uyandığımda, bir iki renk dışında hepsi gitmişti. Bir önceki geceyi düşündüm. Son günlerde bastıran sinirli hallerimden birine mi denk gelmişlerdi?
Cevap yok...
Belli ki yokluklarına alışmamı istiyorlardı. Ben de öyle yaptım ve bir zamanlar sır gibi herkesten sakladığım kalemlerimi kendi yolculuklarına terk ettim.
Bilirsiniz, bazen yaşam öyle bir düğüm atar ki bedeninize, işte o an, hareket etmenin anlamsız olduğu dakikalardır. Çünkü ne yana dönseniz hep bir adım ötede durur uçurum. Yer ayaklarınızın altından yavaş yavaş kaymaya başlar. Sonrasında hatırlanmayan bir boşluk ânı yaşanır ve yeryüzünün derinliğinde, giderek kaybolmanın verdiği acıyla düşersiniz.
HIZLA...
Düştüm...
Bir itirafa sığmayacak kadar uzundu cümlelerim. Anlatmak için zamanım olmadı hikâyelerimi. Zor zamanların ele avuca sığmaz misafirleri, yatıya kalacak kadar izin alamamışlardı yaşamdan.
Sustum...
Bakın çoğalıyor...
Bazen de hayata "bit artık " dediğiniz noktada, yepyeni bir şarkı dolanır dilinize. Bağıra bağıra söyleyecek gücünüz olsa bile, boynunuzu bir tarafa büker, omzunuza yaslanırsınız destek için. Kendi bedeniniz, sığınmak için en ideal yer gibi gelir. Oysa canınıza katabileceğiniz birinin gölgesi de rahat durmamaktadır hemen köşe başında. Görürsünüz; ama o ufak adımı atmak için türlü hesaplara dolanmak zorunda kalacağınızı da bilirsiniz.
Kararsızlık...
Sabahın ilk ışıkları gözlerimdeki ışığa gülümsüyor... Kokunsa boynumdaki gürültünün hengâmesinde tenime karışıp usulca içime işliyor...
Zor zamanların ele avuca sığmaz misafirleri, yatıya kalacak kadar izin alamamışlardı yaşamdan. harika sözler gerçekten
YanıtlaSil