PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

10 Şubat 2011 Perşembe

Yolculuk (V)akti

Yıldızı söndü geceye uzattığım gözlerimin. Sana bir yazı borcum vardı. Adının yokluğunda, sesinin uzaklığında az kalsın unutuyordum. Sanırım gece hatırlattı. Şimdi özünden ayrılmayan, (s)özünden kurtulamayan cümlelere doğru yolculuk zamanı…

Ankara ılık bir nefes gibi içimdeydi. Tüm terk edenlerin ve benim nedense bir türlü terk edemediklerimin, başucumda okuduğum kitaplar kadar ruhuma yakın olduğu zaman aralığında, yanımdaydın. Olması gerekenlerin seyir defterleri o vakitler, benden uzak bir coğrafyada, başka bedenlerin sahte yakınlığında seyrediyordu. Komik ama; adım yazılı değildi yüreğine en çok dokunduklarımın yol haritasında. Bu defa ben olmadan devam ediyorlardı yollarına. Bekleyişlerim, ruhumda bırakılmış ayak izlerinin eziciliğinde her gün biraz daha ölüme yakındı. Uykusuzluğumun saati de; ölümün saatine uyandırılmak üzerine kurulmuştu. Görünen yaralarım değildi cansızlığıma sebep; ki nicedir ruhumla (v)eriyordum almam gereken (nef)esleri.

Nisan bakışlıydı gözlerin yüreğime yüreğinle (d)okunduğunda. Sokağın gürültüsü sana okuyacaklarımla birleşince; yol boyu susuyordum o vakitler… Sessizliğin bu aşka ve karşıma dikilişi ilk defa oluyordu. Nasıl olduğunu anlamadan sürekli gecikiyordum sana. Ya sen uyuyordun ya da ben. Gecenin uzunluğu yetmiyordu cümleleri dizmeye; ya da içimin suskunluğu izin vermiyordu hissettiklerimi yazmaya.

Sorularım vardı cevapsızlığından ürktüğüm,
Sıcaklığım vardı ellerine dokunmaktan kaçtığım,
Sözlerim vardı sesine yaslamaktan korktuğum…

Sanki sınırlarıma yol gösteriyordu devamını getiremediğimiz cümleler. Her başlangıçta sana gelirken ben, (s)o’num oluyordun oysa sen. Belki de hiç bilmeden. Tarifi olmayan özlemlerin tarifsiz acılarıydın… Biliyorum kızacaksın söylemeyip de sustuklarımı okuyunca… Fakat bazen anlam da yetmiyor, anlamsız şaşkınlığımı anlatmaya.

Yine yolculuk vakti…
Uçurum itirafların koynunda,
gecenin omuzlarına sessizliği yatırma vakti…
Olasılık kelimelerinde,
açılan tüm başlıklara
sessiz yazıları bir kez daha yazma vakti.

Susuyorum evet; çünkü senin iklimin benimkinden çok uzakta. Belki de bana hissettirdiklerin, tüm bu koyduğum engellere sebep. Ancak sanma ki; bir gidişin yol ağzında sarf edilen sözlerini gönderiyorum buradan sana. Yalnızca yüreğinin mevsim normallerine dönmesini bekliyorum, içimde biriken küçük bir çocuk sabırsızlığıyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder