PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

26 Kasım 2010 Cuma

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -XXV-

Sessizlik çoğaldığında başlar kelimelerin yalnızlığı. 'Bir gece daha' der ve beklersin. Önce 'biz'ler terk eder sahneyi sonra sesler. Kilitli kapılar ardına kadar kapalıdır ve o kilitleri açmak için bir daha asla aynı sebebin olmayacaktır.

" Bekliyordum, hani zaman kadranında durmayacakmış gibi hızla çarpar ya kalbinde. Gün, usulca yorgunluğunu terk etmeye başlar bedeninden. Özlemin son bulacaktır gözlerine değdiğinde. Başın oracıkta bir yerde kıvrılacaktır tenine."

Fısıltılarla devam eder yaşadığınızı sandığın, en azından öyle olmasını umut ettiğin. Bir göz hareketine sıkıştırılır bütün o seslendirilmemiş cümleler. Kalbin hapsolur o bakışların içinde bir yerde. Giderek eksilirsin ve aşk, kapı eşiğinden istemeye istemeye kendini yokluğa bırakır.

" Uğultular dinmiyor, uykunun dili ağır. Yastığın sınır çizgisinde tren yolunun ayrılan yerleri. Sanki her nefes alışında gidiyorsun uzaklara."

Sayfalar hep doluydu. Yazmak, alışkanlıktan öte bir şeydi. Harflerin yanyana kurduğu ve yine harflerin yanyana yıktığı sayısız kelimeden geriye ne kaldı? Ve bir gecenin daha boynu bükük kalsa, gündüz sapasağlam doğrulur mu?

" İncelikler... Hassastır oysa bir kadının susmaya alıştığı zamanlarda yüreği. İçindeki koridorlarda bulmaya çalışıyordur yine bir şeyleri. Durmadan yağmur yağar elmacık kemiklerine, ıslanır. Yürümek ister dokuna dokuna. Tanımak, keşfetmek. Nedenleri bulmak ister. İşte orada başlar o en çok gözardı ettiğiyle karşı karşıya gelişi. Aynaya bakar ve gözlerinin ardında çığ gibi artan bulutların sahibiyle belki kısa belki uzun bir konuşma yapar. Orada başlayan savaşla yüzyüze gelmeyi istemese de onu durduracak zaman artık çok geride kalmıştır. Ya makyajının akmasına izin verecek ya da yeniden makyaj yapacaktır. Ve karar er ya da geç verilmelidir.

Lacivert bir esmerliği ve belki biraz senli sözleri giyinmiştim. Hiç çalmayacak bir kapı için tetikte beklemek anlamsızdı. O gece de diğer geceler de olduğu gibi gelmeyeceğini biliyordum. Geleceksin diye ufak da olsa bir umutla uzandım kanepeye. Senin saatlerindi. Yok olacağım diyeceğin saatler yani. Telefon sesiyle irkildiğimi ve sonrasında ardıma bile bakmadan yatak odasına doğru koştuğumu hatırlıyorum.
Sabah uyandığımda yanımda değildin.

Üzgünüm sevgilim, yarın bugünkü kadar güzel olamayacağım.

2 yorum:

  1. Yazmak isteyipte yazamadığım...

    Okumak isteyipte bulamadığım...

    Hissetmek isteyipte hissedemediğim... her şeyi

    sizin yazılarınızda buldum.. Teşekkürler

    YanıtlaSil