PEKİ, NEREYE VE KİME DOĞRUDUR bir kadının yatağındaki(!) GÜRÜLTÜYSE KELİMELER?

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Frekansı Bozuk Radyo Alıcısı -XXII-

Haritadan bahsedebilir miyim bilmiyorum. Herkes kendi yolu üzerinde giderken ve muhtemel hesapların içinden geçerken, ben hiçbiriyle uğraşmamıştım. O yüzden hangi kıvrımın nerede başladığını ve o kıvrımın beni neye benzettiğini inan bilmiyorum. Belki de çok iyi bildiğimdendir en iyi cümleleri kuramadan yola devam ediyor oluşum. Düş sokağında bir sabah büyük bir uğultuyla uyandığımda, karşıma çıkan duvarları kıramadım. 

Ama oradaydım. Orada olduğumu bilmediğin bir zamanda, buzdolabının üzerine yapışan notları okuyordum. Yaz kendi kendi çekmişti. Tıpkı kıyıya çarpıp geri giden bir dalga gibi okudum yazılanları. İçimdeki gel-gitleri iyi bilirsin. İşte ben, o kumu çeken taraftayım.

Saydam bir masanın altında dolaşan küçük sözcükleri algılaman için sana daha ne kadar o tahta masanın üzerinde olup bitenleri anlatabilirim, bilmiyorum. Bir akşam çıktığın herhangi bir tepenin köşesinden yağan yağmurla neleri aklından geçirdiğini, hangi düş alemine dalıp bana gülümsediğini hatırlatabilir miyim mesela? Buradan başlayabilir miyiz geride bıraktıklarımıza?

Çizgili bir kağıttı... Yalnızca bir fotoğraf karesinin, olanı biteni anımsatmaya meyilli gerçekliği sırasında aklıma yerleşti. Gülümsediğim bir zaman dilimine denk gelmeseydi; küçük ellerimle büyüttüğüm sözlerimin hemen yanıbaşında ağlayabilirdim. Tırnak kenarlarıma taşan kırmızılığın arasına sıkışan kimi beyazlığa bakıp sinirlenebilirdim. Gözlerime koca bir isyanı doldurabilirdim. 

Gülümsüyordum. 
Unutmadan... 


" ve ben unutmadıkça, kilidin sesi hep başka kapılarda yankılandı."

1 yorum:

  1. ah unutmak aslında ne büyük bir yalan içine sığıp durduğumuz...

    YanıtlaSil